11 Haziran 2013 Salı

“Protestocular, Bana, Kuvayi Milliyecileri Hatırlattı”














Tekirdağ CHP İl Kadın Kollarının organize ettiği ve  Moderatörlüğünü Gülferah Güral’ın yaptığı ‘Kadınlar Konuşuyor’ panelinde, ‘Kadın ve Eğitim’ başlıklı konuşmasının başında, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin görüşlerini paylaşan CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, “Ben, kadınlara çok güveniyorum. Bugünkü olaylara, Gezi Parkı olaylarına bakınca da görüyorum ki biz, çocuklarımızı iyi yetiştirmişiz.” dedi.

“Başbakanımız da çok haklı, üç çocuk, dört çocuk, beş çocuk istemekte…”diyen Bilgehan, şunları söyledi: “Ama bizim de aynı öğüdü tutmamız lazım. Biz, bugüne kadar, bir, iki çocuk yetiştirdik. Ama şunu da gurur duyarak hepiniz adına söyleyeyim, bizim bir çocuğumuz, on çocuğa bedel!.. On beş gün önce başlayan o temiz hareket, o gençlerimizin, çocuklarımızın, yani daha yeni genç olan o doksan kuşağının cesareti, direnci, gücü, kararlılığı, bana, bir başka kuşağı, ‘Kuva-i Milliyeciler’i hatırlattı. Umarım, bu hareket, herkese ders verir. Umarım, bu hareketten gereken sonuçlar çıkarılır ve yeni Türkiye için yeni bir dönem başlar. Umut dolu, iyimserlik dolu yeni bir dönem başlar. Ne mutlu bize ki biz, kendimizi aşan kuşaklar yetiştirmişiz.”

Gezi Olayları, Suyun Hiçbir Zaman Geriye Akmadığını Gösteriyor

“Atatürk’ün ve arkadaşlarının bu memlekete yaptıkları en büyük hizmet, eğitim devrimidir.” diyen Bilgehan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ve bu eğitim devriminin ne kadar baltalamaya çalışırlarsa çalışsınlar, başarılı olduğuna inanıyorum. İşte, o başarıdan dolayı, değiştirmeye teşebbüs ettiler. Ama 15 gündür, iki haftadır olan olaylarda, suyun hiçbir zaman geriye doğru akmadığını gösteriyor. O yüzden, ben, belki fazla iyimserim; ama gelecek kuşakların, bizim çocuklarımızın, torunlarımızın bizden bir kere daha cesur, daha dirençli olduklarına inanıyorum.”














Cumhuriyet Dersleri Ailede Veriliyor

Ailelere çok büyük görevler düştüğünü söyleyen Bilgehan, “Cumhuriyet dersleri ailede veriliyor, zaten. Onun için benim içim rahat. O dersleri sizler veriyorsunuz. Biliyorum, kendimizi çok eleştiriyoruz, küçümsüyoruz. Küçümsemeyin. Biz çok daha güçlüyüz, düşündüğünüzden çok daha güçlüyüz.” diye konuştu.

Atatürk Gibi Bizim de Bu Ülkenin Gençlerine Güvenimiz Tam

Konuşmasında, Cumhuriyeti kuran, ülkemizi düşman işgalinden kurtaran büyüklerimizin de bu ülkenin gençlerine güvendiklerinin altını çizen Bilgehan, “Bakın, Atatürk, Cumhuriyet’i hiç kimseye emanet etmedi. Çok sevdiği askerlere bile emanet etmedi. Gençlere emanet etti. Çok önemli bir işaret diye düşünüyorum. İşte, bu düşüncelerle de Kurtuluş Savaşı’na başlamışlardı. Kurtuluş Savaşı’na cesaret eden de aslında bir avuç insandı. Bizim ailelerimizdi, sizin büyükanneleriniz, büyükbabalarınızdı. Onlar, her kesimden inanan, her kesimden direnen insanları, bir araya getirme becerisini gösterebilmişlerdi ve Dünya’ya meydan okuduk.” şeklinde konuştu.

AKP’nin 4+4+4’ü Alelacele Geçirmesindeki Maksadı…

‘AK Parti Hükümeti’nin 4+4+4 yasasını, bu kadar acele geçirmekteki maksatları nedir?’ diye çok düşündüklerini belirten Bilgehan, şöyle dedi: “Ben, şöyle düşünüyorum. İşte, onlar, herhalde, iki haftadır, direniş gösteren gençlerimizi bildikleri için bir eğitim değişikliğine gittiler. Ne olursa olsun, Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar geldiğimizde, ne kadar eksikleri, hataları olsa da Atatürk’ün başlattığı o eğitim sistemi devam etmişti. Sizler hep oralardan yetiştiniz. Çocuklarınız da torunlarınız da bu sistemde yetişti. İşte, bunu anladıkları için o 8 yıllık eğitimi değiştirmek istediler ve bildiğiniz gibi 4+4+4 olarak 12 yıla çıktı. Bu, tamamen bir kandırmaca… Zaten, ailenizde çocuklarınız varsa okula giden sizler de gerçeği çok iyi biliyorsunuz.”

Türkiye’deki Cumhuriyet Hareketi’nin Dünya’da Başka Bir Benzeri Yok

Siyasete girdiğinden beri, yurtdışındaki temaslarından edindiği izlenimleri de panele katılan kadınlarla paylaşan Bilgehan, “Türkiye’nin Dünya’da ne kadar farklı bir yeri olduğunu, şu 10 yılda çok iyi gözlemledim. Bakın, iki tarafta da iyi gözlemledim. Hem içinde bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerin içindeki durumumuzu çok iyi gözlemledim. Hem o hep katılmak istediğimiz batı dünyasının Türkiye’ye bakışını gözlemledim. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. ‘Biz, kendimize güvenmeliyiz. Güveneceğimiz başka hiçbir güç yok.’ Ve bunu, daha 1920’lerde anlayan Mustafa Kemal ve arkadaşları da bu düşüncelerle harekete geçtiler. Kendilerine, eşlerine ve çocuklarına güvendiler. Türkiye’deki Cumhuriyet Hareketi, Atatürk Hareketinin bir başka benzeri yok. Çünkü dediğim gibi, önce kadınlarına güvendiler.” diye konuştu.

Atatürk İçin Devrim de Cumhuriyet de Kadın İçindi
Sözlerinin devamında, “Atatürk’ten başka, kadını, devrime feda etmeyen bir başka lider de yok.” diyen Bilgehan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Atatürk için devrim, Cumhuriyet, kazanımlar, hep kadın içindi. Biz, elde ettiğimiz hakları, daha 1934’te Seçme ve Seçilme Hakkı’nı aldığımızda, Fransa’daki kadınlar, daha 10 yıl bekleyeceklerdi. Belçika’daki 18 yıl bekleyecekti. İsviçre’deki kadınlar, 1970’lerde, 19722’de aldılar, bizim aldığımız hakları. Bu hakikaten çok önemli… Atatürk ve arkadaşları, çağdaşlığın uygarlığın, eşitlikten, kadınla erkeğin aynı haklara, aynı toplumsal ve hukuki  haklara sahip olmasından geçtiğini çok iyi anlamışlardı. Ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü de biraz buna bağlamışlardı. Kadınların toplumda hiç var olmamalarına bağlamışlardı.”

Cumhuriyet Kadınları Hem İnançlarına Bağlı Hem de Çağdaş

Cumhuriyet kadınlarını, geleneklerine, göreneklerine, inançlarına bağlı; ama aynı zamanda da çağdaş değerleri benimseyebilen kadınlar olarak tanımlayan Bilgehan, “Onun için baktığımız zaman devrimlerimize, en önemli devrimlerin eğitim üzerine olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet kurulduğu zaman, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, Türkiye’de okuma yazma oranı, tam olarak bilinmemekle birlikte, sadece %4. Bu oran, kadınlarda %1 bile değil. 1928’de, Harf Devrimi ile birlikte, Türkiye’de, bugün Dünya’da başka bir örneği olmayan eğitim seferberliği başlıyor ve o eğitim seferberliği de en önce kadınlara yönelik. Sonra, çok kısa bir sürede, 1934’e kadar okuma yazma oranı, bir anda %20’ye çıkıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, tüm zorluklara rağmen okuma yazma oranı hızla ilerliyor. Kentlerde, zorunlu karma ilköğretim 5 yıl ile başlıyor. Kırsal kesimde henüz 3 yıl; ama o da hemen 1930’ların ortalarına doğru beş yıla çıkıyor. Bu, Türk eğitim mucizesi… Yani, biz, bugün, o çocuklarımızla iftihar ediyorsak 90 doğumlularla, bu temel, o günlerde atılıyor. Ve hiç önemli değil. İktidarlar değişiyor; ama Cumhuriyet iktidarlarında, son birkaç yıla kadar, hatta son bir yıla kadar, bu sistem, bu temel değişmiyor. Biz, en son 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitimle birlikte %99 oranında, kızlarımızı ve çocuklarımızı 8 yıl okutabilecek düzeye gelmiştik.” dedi.

Önseçim Kuralının Partimizin Bir İlkesi Haline Geleceğine İnanıyorum

Konuşmasında, önseçim kuralına da yer veren Bilgehan, “Son seçimler sırasında, yönetimdeydim. MYK üyesiydim, Genel Başkan Yardımcısıydım ve kadınlardan ve kadın örgütlerinden sorumluydum. O zaman şöyle bir konuşma geçmişti, çok iyi hatırlıyorum. Önseçimden konuşuluyordu ve arkadaşlarımızdan birçoğu, önseçim kuralının kadınların aleyhine çalışacağını söyledi. O arkadaşlarımın arasında, belki bir tek ben, bunun doğru olmadığını biliyordum. Ve Tekirdağ, bunu, çok iyi bir şekilde ispat etti. Listeye giren, ön sıralarda iki kadın vardı. İkisi de benim yanımda… Onları, bir kere kutluyorum. Gerçekten Tekirdağ’ın ve Tekirdağlı kadınların cesaretini, gücünü gösterdiler. Ben, ileride, bu örneğin daha da yayılacağına ve partimizin bir ilkesi haline geleceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.

Bilgehan, Kadınları, Ankara’ya Davet Etti

Bilgehan, sözlerini, “Şöyle bir öneride bulunayım. Ankara’ya bir gezi yapın, Pembe Köşk’e bir gelin. Annemi görün. Annem, o kuşağın artık tek kalan temsilcilerinden biri. Bence annemin ruhuyla bugünkü 90’lı kuşağın ruhu birbirine çok uyuyor.” diyerek noktaladı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder